Yaşasın Yaşam Çanakkale-Balıkesir

Turum cok güzel devam ediyor… Bakın bakalım, neler yaşamışım, tüylerimi diken diken eden o topraklarda…

Çanakkale

Korudağ’ı geçiti…

Gelibolu’ya doğru ilerlerken çok tatlı bir ada görünüyor, durup onu izliyorum bi süre.

Hani şarkısı var ya ‘Evreşe yolları dar, bana bakma benim yarim var’ işte oraya geldim.Yolun 2 km içinde kalıyor ama görmem gereken biyer oldugunu düşünüyorum ve sapıyorum içeri 🙂 bakalım yolları gerçekten darıymış…

Evreşe’ye cok aç giriyorum.Bi restorant görüyorum.Küçük tatlı bir restorant… Evreşe’nin ayranı meşurmuş… Kızartma pilav ve ayran istiyorum.Çok lezzetli cok…

Yaklaşık 2000 km lastigim patlamamıştı.4 tane yedek iç lastik taşıdıgım için kendimi kötü hissediyordum.Dikenlerin içine sürdüm Mavi Bulut’u.Haliyle patladı lastigim.Siftahı açtık bakalım 🙂

Evreşe’den kareler sunuyorum size, yolları dar mı? siz karar verin 🙂

Bir kahvehanede sodamı içiyorum.Bir uyku bastırıyor.Şişme yastıgımı çıkartıp biraz kestireyim diyorum ve masanın üstünde uykuya dalıyorum.Mavi Bulut dışarda yalnız, telefonum masanın üstünde… Benim umurumda değil dünya tam 2.5 saat bebekler gibi yatıyorum, roman insanların şakaları, konuşmaları ninni oluyor 🙂 çok tatlı bir uykuydu yaaa…  Neyse akşama Eceabat’da olmak üzere düşüyorum yola… Çocuklarda benim peşime düşüyor, umarım hep peşimden gelirler, kendilerini yaşarlar…

Yol üzerinde kocaman kuşlar var, hiç bukadar yakından görmemiştim…

Gelibolu’nun yeldeğirmenleri göründü…

Havanın kararacak olması ve henüz yer bulamamış olmam korkutuyor beni ama bu korku aşagıdaki manzaraya karşı durup, ellerimi açarak şarkılar söylememi engellemiyor…

Gelibolu ve Eceabat arasında sadece bir tane benzinlik var.Petrol ofisinde yıllardır çalışan Ali abi benimle yemegini paylaştı.Mis gibi bir menemen… Tabakta falan değil eski bir tavanın içine batırarark ekmegimizi, ettik hoş muhabbetimizi… Çok teşekkür ediyorum ona yeniden.Sabah yola düştüm… Bi de ne göreyim Bir kaç ay önce yangın çıkmış burada.İçim nasıl kötü oldu anlatamam 🙁

Eceabat’a giriyorum 🙂 Şimdi vapurla karşıya Çanakkale’ye geçicem haydi bakalım…

Vapurda amcanın biri Mavi Bulutu inceliyor.O incelenmekten pek hoşlanmaz, heran bi terslik çıkabilir.Neyse ben yukarıdan bakayım, bi durum olursa, Mavi Bulutla beraber adamı tuttugumuz gibi boğaza 🙂

Çanakkale kendini hissettirmeye başladı.

Artık Çanakkale’nin merkezindeyim… Çok güzel bir duygu.Gerçi turistlerden geçilmiyor, çok kalabalık.Özellikle Yunanlı insanlar var.

Çanakkale’den bir kaç kare…

Çanakkale’de dinlenme günüm var, atıyorum kendimi 3 yıldızlı bir otele, bi duş… bi yemek… Çanakkale sokaklarında turluyorum…Sıkı durun işte Çanakkale içinde Aynalı çarşı 🙂 merakla dalıyorum içeri 🙂

Bu aynaya bittim.Normalde benim kendimi gördüğüm aynalar, denizdir, gökyüzüdür.Onlara bakınca görürüm kendimi.Ama bu ayna cok güzel…

Truva filminde kullanılan Truva atı benzeri.

İşte kocaman bi kumpir, Çanakkalenin kızlarıda cok güzel, aramızda kalsın 🙂

ÇAnakkale’nin polisi bisikletle geziyor ne güzel… VAlla imrendim bende bisiklet alıcam bigün 🙂

Akşam otelde dinlenip ertesi gün öglen yola koyuluyorum… derken lastigimin patladıgını farkediyorum ve Bianchi yetkili servisi Murat Abi’nin dükkanını tarif ediyorlar… Cok yardımcı oluyor Murat Abi,bir de kart veriyor Bianchi yetkili servislerinde bakım yaptırabilmem için.Bi soda ısmarlayıp yol hakkında bilgi veriyor ve ugurluyor beni…

Peyniri meşurmuş… E kahvaltıyı burda yapmalı o zaman 🙂 ne keyfine düşkün adamım ben 🙂

İŞte hayatımın kahvaltısı… Şuna bakar mısınız? Hele zeytin yagı hmmm. hım.  Bütün sevdiklerime mesaj çekiyorum ‘Ezine’de kahvaltı yapıyorum’ diyorum gıcıklık olsun maksat 🙂

Sonra bi kaç km ilerde bir köye sapıyorum.2 Sene önce vefat eden birinin ölüm yıldönümüymüş… Yemek dagıtıyorlar bende nasibimi alıyorum…

Assos’ a doğru sürüyorum atımı 🙂

Burası Assos… tabi Assos’un tarihi olan bölgesi diger tarafta.Ben burdan Yunan köylerini görebiliyorum.Güzel bir duygu.

Şu zeytin agaçlarına bakın ya… inanılmaz biyer burası.HEm deniz kenarı hep kampiglerle dolu, tekrar ziyeret edilmeli buralar…

Deniz kenarında bir de gözleme yiyorum ki sormayım.Mis…

Küçükkuyu’ya da geldik… Çanakkale’de bitti 🙂 Önümde Balıkesir bekliyor…

Balıkesir

Balıkesir ile devam ediyorum macerama 🙂 Dalın seyre…

Ögle vaktinde uzanmışım… Bob MArley dinliyorum ” Don’t Worry Be Happy ” 2 çocuk geldi yanıma, şapka satyorlarmış, Adana’lılarmış. 25 lira diyor, diyorum ki ‘ 25 lirayla 3 gün yol giderim ‘  ve hayatımın ilk pazarlıgını yapıyorum 9 lira.. Takıyorum şapkamı oh… Degmeyin keyfime 🙂 hayat bu aralar çok güzel yaa 🙂

Mavi Bulut’a da yakışıyor şapka 🙂

Biraz bronzlaştıktan sonra devam ediyorum koca yoluma…

Yine zeytin ağaçları, yine yol, yine ben 🙂

Meşur Ayvalık’a da geldik.Önce kamp için bir benzinlik buluyorum.Sonra bildiginiz gibi, duramayasıca ben yine geziniyorum aylak aylak.Sanki günlerdir ortalama 8 saat bisiklet süren ben değilmişim gibi 🙂

Sevidim Ayvalık’ ı sakin biyer kendine has bir yapısı var 🙂

Tatlıya dayanamam.Bi seyyar satıcı amcayla tanışıyorum.Bu tatlılardan satıyor.Lor peynirinden yapıyormuş, kaçar mı hiç? 3 tane yiyorum 🙂

Bu güzelim manzara ile Balıkesir topraklarından ayrılıyorum 🙂 Bekle beni İzmir…


“Yaşasın Yaşam Çanakkale-Balıkesir” için 9.398 yanıt

  1. O çanakkaledeki truva filmindeki at fotosunda gördüğün at gerçek truva filminin atı :))

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir