TV ve Yol

Yakın Dostlarım, yoldaşlarım; Fikrinizi almam gereken bir konu var. Lütfen acil tarafından düşüncelerinizi yazın.

Şimdi, bir yapımcı beni arayıp, felsefemi-yolculukları ve bisiklet ile seyahat içeren bir belgesel tadında bir proje gerçekleştirmek istedigini, bu belgeseli de ulusal tv kanallarına satılacagını söyledi. Benden cevap beklemekte.

Benim düşüncem şöyle ;
Böyle bir proje, benim maksimum 2 ayımı alır. Kaybedecegim tek şey bu gibi görünüyor, kazanımlar da, saglam bir miktar para, popülerite, kitaplarımın da bu vesile ile tanınması, insanların yola düşmesine vesile olmak falan…

 

Öncelikle naturalist felsefem, evrensel ve siyasal ideolojim, popülaritenin benim için anlamsızlıgı, bu teklife soguk bakmama sebep oldu. Fazla paranın insan ruhunda bir bozulmaya sebep olması da cabası…

Öte yandan, sadece takı yapıp satmak, yalnızca Türkiye’de minimalist bir yaşantı sürmeme yetiyor. Bireysel olarak bu bana gayet yetiyor fakat, toplumsal farkındalık yaratmak için yazdıgm kitapların yenilerinin basılmasına yetmiyor. İlk kitabın basım ücretini ödeyip ikinci kitabı bastırdım, ikinci kitabın basım ücretini ödeyip üçüncüyü bastırmak istiyorum (Nazım’a Çıkan Yol adlı seyahatimi yazıyorum şu sıralar, bir de öyküler var birikmekte olan)

Toplumda farkındalık yaratmak, evrensel ve siyasal olarak, benim için bir birey olmanın şartı. Ben şahsen kitaplarım ve internet sitem ile bu sorumlulugu yerine getirdigimi düşünüyorum. Ayrıca bir televizyon programının, insanları tv izlemeye yönledirecek olması midemi bulandrıyor. Bir de, yola düşmek için bahane arayanlar, gerçekten yol için hayatında köklü değişiklikler yapmak isteyen insanlar bir zahmet birkaç kitap alıp, o kitapları ağaç diplerinde okuyabilirler…

Siz üstadlarıma, yoldaşlarıma ve dostlarıma soruyorum, sizin fikriniz nedir? En kısa sürede, düşüncelerinizi buraya bekliyorum.
Dostlukla.


“TV ve Yol” için 22 yanıt

  1. sevgili feyyazcım, endişeni anlıyorum, duruşunu değiştirecek hiç bir şeye fırsat tanımamak istiyorsun ki haklısın..önerim şu; sistemin sana sunduğunu duruşunu bozmadan, düşüncelerini daha çok kişiye ulaştırabilecek, yayabilecek bir fırsat olarak görüp kullanman..geliriyle kitap yazmana yetecek kadarını kullanıp eğer gerçekten üst tarafı olacaksa (ki hep bu tür sözlere kuşkuyla bakarım) onu da koron için yada kendin karar vereceğin yararlı bulduğun başka bir şey için kullanman…çok çok sevgilerimle..

  2. Kevser ile aynı fikirdeyim dostum. çoğu kişi bi zahmet alıp kitaplarını okumalı tamamda , tv karşısından kalkmayan kişilerede ulaşmalı değilmi. Bunu başka türlü yapamassın. Ben olsam hayır demezdim. Sevgiler.

  3. Feyyaz,
    Yeşim’in söylediklerinin tamamına katılıyorum. Sistemi sevmesek de sistemin araçlarını sisteme karşı durabilmek için sistemin içinde kullanmak durumundayız (Dışarıdan başkaldırmak da mümkün ama böylesi biraz daha acısız.) . Anlatmak-paylaşmak istediğin bir şeyler varsa çemberin dışında kalmak zor, paylaşım olanaklarının büyük kısmı çemberin içinde yer alıyor. Popülariteden yana herhangi bir kaygın olmasın, gezi yazıları ve şiir ile popüler olabilmiş insan -şükür ki- pek yok.
    Para için onlarca kılıf uydurulabilir, seç birini, boyuna giden renkli bir tane olsun… Eskiyene kadar kullan. Fazlasını istersen Leyla’ya bas, istersen cami yaptır, istersen şaraba yatır, istersen bahiste batır.
    Herkeşler pek sevgili, benden de sevgiler.

  4. Feyyaz’ım,
    O kadar cok insanin anlatacaklarini dinlemeye ihtiyaci var ki… Kisir donguden cikmak isteyen ama etraflarinda ornek alabilecekleri tek kisi bulunmayan… Parayi bosver, ama bu belgesel birkac kisiyi yola cikarsa, kucuk capki bir mucizedir bu. Cunku bir kisi degisirse dunya degisir, bir kelebegin kanat cirpisi baska yerde firtina yaratir.
    Bununla birlikte, anladigim kadariyla bu projeyi once ulusal kanallara satmasi gerekiyor bu produktorun. Bunun icin bir sponsor bulmasi gerekiyor. Bu piyasada epey zor bu isler.
    sponsor bulmasi gerekecek. Daga epey yolu var yani. baska yerde firtina yaratir.
    Bununla birlikte

  5. Dostum,kendini en iyi sen tanırsın.Bu işin dallanıp budaklanacağını,kendi inanç ve felsefene zarar vereceğini düşünüyorsan ben uzak dur derim.Neden dersen,bu film çekilecek sen biraz para kazanacaksın,popülariten artacak,belki bir kaç kişi daha bu yola girecek.Kısa vadede bunlar kazanç olarak dönecek sana.Ama uzun vadeli düşünürsek kazandığını sandığın tüm bu değişimler bir yerde son bulacak.Kazandığın para bitecek,adın hızla değişen ülke gündeminde unutulup gidecek.Ve sen kaybettiğin prensiplerinle,zarar görmüş,bir yerinden delinip su almaya başlayan geminle yalnız kalacaksın.Ben kendimden biliyorum.Felsefen,kişiliğin,söylediklerinle yaptıkların birbirini tutmuyorsa çok üzücü sonuçları oluyor.Kendinle her kaldığında,ağzını eleştirmek için açtığında,sözlerini yuttuğunda o zaman anlıyorsun.Benim sana tavsiyem tüm bunları düşünüp öyle karar vermen.Aklına yatmayan bir işi yapma derim.Hele vicdanını rahatsız ediyorsa deneme bile derim.

    Sevgiler.

  6. Feyyazcığım öncelikle şunda anlaşalım ;senin hamurun sağlam…
    popülerite konusundaki kaygını yada ilerde üzerinde oluşabilecek her türlü baskıyı duruşun sayesinde alt edebilirsin…
    ben seninle sohbet ederken içinde yaşadığım hayatın hatta toplumun bambaşka bir yüzüyle karşılaşıyorum ve bundan büyük keyif alıyorum;emin ki bunun benim gibi düşünen başka dostların ; yoldaşların vardır…
    ülkemizde artık şölenler;şenlikler yok;koca gagalı kargalar ve onların dayattığı tekdüze;duyulmayan, görülmeyen, konuşulmayan insanları var…
    elbetteki bir insanın yolcu olabilmesi için öncelikle içindeki yolları öğrenmesi;içindeki yolcuyu uyandırması gerekir…ama evrende herkesin bir görülmeyen görevi vardır..senin burdaki görevin insanları yüreklerine dokunmak…
    daha ne istersin be yolcu?
    Karar senin…fakat gercek olduğuna doğru,dürüst ve insanlıklı olduğuna inanıyorsa bu projeyi uygulama geç derim ben..
    insanların yüreklerine dokun…
    her zaman her kararında en büyük destekçinim..(yeşil)

  7. sevgili feyyaz

    bence de bir şans büyük kitlelere ulaşmak için düşüncelerini anlat gezilerini yollarını. Parayı şimdi istemiyorsan bi kenara koy ilerde lazım olursa kullanırsın ya da yeni rotalara bilet alırsın belki. İnsanlar televizyonda bi de güzel doğru bişey görsünler. Yolun düşerse uğramadan geçmeyesin

  8. Feyyazim yuregin ne istiyorsa onu yapmalisin. Popularite gibi dusunceleri hiic dusunme.. adilin selami var.. ikimizde bu firsati kacirmamalisin kanisindayiz..yolun acik olsun..

  9. Dostum popüleriteyle ve parayla değişmeyecek bir yüreğe sahip olmadığından emin olduğumdan yeni “kitaplar” için her yol mübah diyorum..

  10. Feyyaz dostum,
    Kitap yazmaya devam et ve yanında hobi olarak bu güzel programını tamamla 😉 kısaca yüreğinin götürdüğü yere git 🙂

  11. Sevgili Feyyaz;
    Yazını okuduktan sonra söyleyeceğimi az çok belirlemiştim.
    Lakin yorumları okuyunca aynısını Oktay Tiryakioğlu arkadaşımın yazdığını gördüm.
    Ayrıca yazacak bir cümlem kalmadı.
    Sevgiler.

  12. Feyyazcığım , ben bu programı yapmanı çok isterim, neden mi? çünkü senin yolunun yolcusu olan her insan seni tanimasa da, sana ve senin gibi insanlara bir şekilde ulaşır, kitaplarını alır okur, merak eder, araştırır… Oysa önemli olan diğerleridir bence, yani belki tv bağımlısı insanlar:) aslında onların içine bir ateş, bir heves düşürebilirsen ne de güzel olur sanki,bence onlara kesinlikle bir yol vermelisin….

  13. Pek sevgili Feyyaz, tek dilegim kaliteli bir yapim olmasi ve senin aktaracaklarin uzerine kendi kafalarinca fazla oynamamalari. Kesip, bicip, cirkinlestirmedikleri surece boyle bir belgesel hem bizlere hem bizim gibi tanimadigimiz degerli insanlara tadindan yenmez leziz bir hediye olur ki bunu hakedenler cok sayidayiz. Televizyon iyi kullanildiginda idare eder bir aractir. Kitap kendi basina kutsal birsey ama ne kadar kotuye kullanildigina maalesef her gecen gun daha fazla sahit oluyoruz. Gelecekte acun gibi birseye donusmedegin surece 🙂 boyle bir programa katilman kesinlikle senin durusundan, felsefenden, ideolojilerinden birsey goturemez. Alacagin karsiligi en iyi sekilde baska birseylere donusterecegine suphem yok. Tek temennim tekrarliyorum belgesel tadinda olabildigince icten, dogal, seni ve izleyecekleri onemseyen, akilsizca kesip bicmeyecekleri bir proje olmasidir. Ha fan tadinda kisilerin begenisine mal olacaksindir elbet ama bu sokakta gezerken de tasidigin bir risk. Seni ve fikirlerini kitaplarda, televizyonda, internette ve elbette ki bir raki sofrasinda her daim bulmak uzere…

  14. Üstat, eğer bu projeyi hayata geçirmezsen, “Ya senin bir belgesel işi vardı. Ne oldu ona ?” sorularına maruz kalacaksın. “Tüh, çok meraklanmıştık halbuki. Ne iyi olurdu yapsaydın.” lafları seni belki usandıracak 🙂 Sen “popülerlikten kaçayım” diyorsun da, zaten tanınıyorsun. “Yol” kitabının ne kadar zengin olduğuna şahit olduk. Eminim yapacağın film de çok zengin olacaktır.
    Eğer “para bizi bozar mı ki acep?” diyorsan, bence deme hiç gerek yok. Orasını düşünme bile bence. Ben televizyon izlemiyorum. Birçoğumuz da öyledir. Fakat toplumsal değişim için televizyon yapımlarındaki kalitenin ve içeriğin zenginleşmesi şart. Çünkü televizyon hala toplumun büyük kesimi için tek araç bana göre. Yapacağın filmle içerik kalitesine katkı vereceğine eminim. İnsanoğlunun güzel olana ihtiyacı var. Rast gelsin

  15. Merhaba sevgili Feyyaz
    Bence bu harika bir haber.Eminim kitaplarına ulaşamamış,haberdar olmayan,hayat felsefeni bilmeyen o kadar çok insan vardır ki bu güzel bir vesile olur.Hayatındaki yollardan minik bir yol gibi düşün bunu,ne mucizelerle karşılaşacağını yola çıkmadan bilemezsin.Ve sen yolları seversin:)
    Televizyon türlü kirliliklerle dolu olsa da,ben berbat bir tv izleyicisi olsam da sayısız insana ulaşmak için çok iyi bir yol.Bir insanın bile hayatında olumlu değişiklik yapmak harika olmaz mı.Hayat paylaşınca güzel…
    Para kazanma fikri hiç fena değil.Para seni sen yapmadı ki,seni değiştirsin.Ama seninde değindiğin gibi yeni kitabının yayınlaması esnasında bir çok sorunu çözebilir.İhtiyaç yani,gayet doğal.
    Diliyorum ki kaliteli bir yapım olur ve seni SEN gibi anlatır,tanıtır.Hayırlı olmasını diliyorum…
    Dostlukla,sevgiyle,güzel günlere…

  16. Hüzündaşım ;
    Yaşamdan elini eteğini çekmiş bir üşengeçlik yahut inanmazlık içinde olan, kalbinde bukağı taşıyan insanlara dokunma ihtimali için, sonraki kitaplar için… Sistemin araçlarını kullanmak gerek,kirlenmeden, tam da öyle yapacağını tahmin ettiğim üzere. Belgesel o dünyası henüz daralmamış çocuklara, o keşfetme merakıyla dolu gençlere ulaşabilecek bir dil de barındırırsa…
    Sağlıcakla.

  17. Feyyaz’ım;
    “Anladığını anlatmayan alçaktır”sa “Yiğit anladığını herşeyi göze alarak en güzel şekilde anlatandır” bence.
    Henüz ilk YOLculuğumu yapmadan önce bana ulaşıp YOL u anlamak isteyen arkadaşlar oldu. Onlarla tüm anladıklarımı paylaştım.YOLa inanan insanlar olduğunu bilmek inancımı daha da artırdı.
    Sen ki YOLu anlatmak için 2 kez İstanbul’a geldin, tıklım tıklım dolu bir üniversite salonunda sunum yaptın.
    Ayrıca bu proje sonucunda elde ettiğin popularite sayesinde belki de “YOLa inananlar” bir araya toplanabilir.
    Hazırda bekleyen şiirlerin, yazıların var.Bu meta sayesinde kuruş hesabı yapmadan kitaplarını rahatça basabileceksin.Ve bu rahatlığın da yeni yazınsal üretimlerinin gelişini hızlandıracak ve evrene daha çok yazınsal eser salıverilecek.
    Şuan beton kafeslerinde hayatın dayatmalarına boyun eğmiş insanlar inançlarını harekete geçirmekte ve korumakta zorlanıyor.Eğer içlerindeki inancı bir yerde bile dillendirmişlerse bu mesajlar onlara ulaşacaktır. Böylece onların şu anki tekbaşınalıkları büyük bir “özenli kahvaltı dostlukları” na dönüşebilir.Ve o insanlar televizyona,…… bağımlılıktan kurtulabilirler.
    “Dünyayı çocuklara verelim/ Hiç değilse bir günlüğüne…..” Nazım HİKMET.
    Bu farkındalık sayesinde inanan insanlara onların yaşamlarını vermiş olabiliriz.
    Nazım HİKMET şiirlerini yazıp, herkesle paylaşmamış olsaydı onun şiirlerinden hepimiz mahrumduk…
    Dostlukla…….
    YOLla……..

  18. Sevgili Feyyaz, naçizane tavsiyem kimseye farkındalık yaratma, siyasi ve felsefi ilham kaynağı olacağım diye düşünme. Senin doğal halini benimseyenlere zaten ilham kaynağı olacaksın aksi takdirde başarılı olduğunda bir sürü kötü kopyan olacaktır ve seni saçma sapan şeylerle suçlayacaklardır. İşte bu noktada TV veya görsel materyallerde yer alman veya almaman bir şey değiştirmeyecektir seni eleştirmek isteyenler her halukarda eleştirecektir. Sonuç itibariyle ben Feyyaz’ın kalbinden geçen tercihin her zaman en doğrusu olacağına inanırım. Haaa dersen ki sen ne yapardın ” ben popüler olmaktan korkmam, haketmediğim etiketlerim olmasından korkarım ” derdim…
    Sevgiler…

  19. Bilgiler, tecrübeler ve mutluluklar paylaştıkça gerçeğe dönüşüyor. Ne kadar çok insana ulaşırsa o kadar çok değişimi tetikliyor. Ardınca kalıcı işler de bırakmış oluyorsun bir yandan. Ayrıca paranın seni değiştireceğine hiç inanmıyorum. Bazı fırsatlar seyrek gelir, kucaklamak lazım 🙂

  20. Selam, şanslıyız ki İran’ da internet bulmak çok zorken o nadir anlardan birine denk geldik. Üzerine düşünme lüksüm yok o yüzden pek açıklayıcı olamayabilirim. Bence meseleye fazla ideolojik bakmışsın. Şeyleri oldukları gibi değerlendirsek daha iyi olur. Bu belgeseli bir şişeye not yazıp denize bırakmak gibi de düşünebilirsin. Sonuçta izlemeyen insanın haberi olmayacak izleyen de daha sonra internet sitene girecek misal. Para konusuna gelecek olursak onun hakkında hiçbir söz söylemek mümkün değildir. Onu istediğin birçok şeye dönüştürebilirsin ya da yakıp kül edebilirsin. Para belirsiz bir kağıt parçasıdır nasıl kullandığına göre anlam kazanır. Şifrenin yarısını o bilir diğer yarısını sen. Yani ne o senden korkar ne de sen ondan korkarsın. Bir bireyin dışında gelişen bazı durumlar vardır. Bunlar ya sabit ya da kendi iç mekanizmalarına göre seyrederler. Bireyin rolü sınırlıdır. Sorduğun soruyu bu kategoride görüyorum. Televizyon için bir iş yapmak seni ya da felsefeni sadece kopya eder. Seni değiştirmez. Bu durum insanın bütün entellektüel faaliyetlerinde aynıdır aslında. Sadece aşamalar vardır. Dil, düşünceyi giydirmek; yazmak onu ütülemek; televizyon da makyajını yapmaktır. Gibi. Olayın kendisini sen yaşıyorsun. Anlatmaya çalıştıkça muğlaklaştıracaksın. Sadece senin gibilere ve olacak olanlara yol gösterebilirsin. Onlar için de kaygılanmana gerek yok. Cevap sende zaten. Yazmak durmak? Belgeselin sonunda son cümleni söylerken bir yandan aldığın parayı da yakıyor olabilirsin mesela. Temsiller hakkında kaygılanma. Onların içinde özü aramaya hiç kalkma bence. Yeni bir tecrübe olarak her şey iyidir. Sen, resimden değil fırça darbelerinden hoşlanan bir insansın. Eninde sonunda bir resim ortaya çıkmak zorundadır. Yani, genel toplum kanılarına göre şöyle ya da böyle, şuraya yakın buraya uzak falan olursun, oldururlar. Son resme baktığında fırça darbelerini hangisinde daha çok hissediyorsan onu yap. Bir liste yapacak olursal televizyon sonuncudur tabii ki. Bir de senin gibi bir adamın düşüncelerinin televizyonda aktarılmasının mümkün olduğunu düşünmüyorum. Eğer başarılırsa, satılmaz.
    Bu konuda fikir katacak birkaç kitap önerebilirim:
    Marshall Mcluhan – Gutenberg Galaksisi
    Guy Debord – Gösteri Toplumu
    Halime Yücel – İmgeden Yoruma

    Sağlıcakla!

  21. Çok sevdiğim abicim feyyaz,
    Seninle birebir konuşma ve tanışma fırsatı yakalamak benim için bir onurdur.Ben hayatımda bir çok yenilemeler yaptım ve yapmaya da devam ediyorum çünkü şu anki bulunan şartlara göre birazda yenilikçi girişimci ve fırsatları deneyip güzel sonuçlar alabilme becerisine dayanarak kendi ruh halini biraz daha rahatlatabilir sin.Benim önerim denemeden bir zarar gelmeyeceğini ve sana ilerde hata iyi şeyler katacağına inanıyorum ve bol şans diliyorum her zaman dürüstlüğün ve hayata olan bakış açını taktir edip örnek alıyorum.
    sevgilerimle Çağan.

  22. Merhaba, Doğan Can Yaman’a tamamiyle katılıyorum. Bunun sayesinde seni tanıma fırsatı elde edicek insanlar için kabul edilebilir, bir araç olarak kullanılabilir. televizyon.

    Sevgiler !

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir