Zeytin ve Tebessüm

Kalplerimiz yumruk büyüklüğündedir diye duymuştum…

Çizmelerim yoktu o gün yanımda.Ve yakıcı bir soğuğa neden olmuştu, toprağın yüzünde, akşam yağmuru.

Elimdeki çapayı, hızlıca indirecekken toprağa, bir Çukurova türküsü yükselmeye başladı vicdanımdan.Yüzüm gözüm, kızara üzüle, yeni bir dünya için işlemeliydim toprağı. Vicdanımın dayatmasına, ses tellerim çok direnemedi… Türkü, bir günah çıkartmaya dönüştü toprakta.

Güneş hareket ettikçe, daha iyi anlıyordum,  elektronik bir saatin gülünç rakamlarını…

Sırf  ‘yaşamak olsun’ diye, bir zeytin fidanı yerleştiriyorum sonra toprağa.Üşümesin için, ellerimle örtüyorum üstünü…
Eskiden fidan olan bir ağacın dalını iliştiriyorum genç fidanın yanına, inat olsun diye kuzey rüzgarına.

20 küsür yıl boyunca, görevini eksiksiz yerine getirmiş bir çarşafın, uzun ince bir parçasını çıkartıp cebimden, birkaç düğüm ile  ölümsüzleştiriyorum fidan ile ağaç dalının dostluğunu…

Zeytinin yapraklarındaki tebessüm ısıtıyor bir Aralık ayazını…

 

 

 

 

Sızlayan topuklarım ve çizilip kabarmış kollarımın bana anlattığı ’emek’ isimli hikayeyi dinlerken bir köy kahvesinde, tam 2. çayım masaya indiğinde, size  ‘mutlaka bir zeytin ağacı dikin’ demek geliyor içimden.

(Zeytin ağacı dikerken, ayağıma batan dikenleri çıkarmak için, zeytin yağı kullandığımı da anlatmak isterdim ama, düşüncemde de yer eden o dikeni çıkartabilecek bir bahçıvan kadar cesur değilim)

Dostlukla…


MusicPlaylist
Music Playlist at MixPod.com


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir