Çıkmazlarda Kalbim Turu

Hani böyle içinizden çekip gitmek gelir ya… Bu tur da öyleydi biraz işte…

Bir sabah erkenden, güneşi doğurarak düştüm yola.Her zaman ki Orhan Veli şiiri bile tam tatmin etmiyordu beni.

Önce evimden, sonra kendimden çıktım.Bir kaç saat sonra bir patiseriden simit falan aldım.Sordum, umut satmıyorlarmış.Devam ettim.Saatler geçti… Kızkalesi’ne vardım.

Kızkalesi manzarasından sonra  günlerdir dogru düzgün uyku görmemiş gözlerimi kapattım.Yaklaşık 1 saat uyuyakalmışım.Bir dostum kamp yaparken eşlik edecekti bana.İsmi Hüseyin.Aradı, atlamış ilk otobüse, bana dogru yola cıkmış.Bir süre sonra geldi Hüseyin.Dogal su kaynaklarının denize karıştıgı, Akyar adlı piknik alanının en uç noktasına çadırımızı kurduk.

Hüseyin çalışkan çocuktur.Oltasını da getirmiş yanında.Yemleri takıp başladı sallamaya… Bir, iki, üç… Önce misina kırıldı.Tamir etti hemencecik… Ben o sırada bir yerlerdeydim.Belki biraz deniz, belki de gökyüzü…

Gün yavaş yavaş batıcak, belli oldu.Aslında kısacık bir şey hayat.Ve çok hızlı ölüyoruz… Ben kagıdımı kalemimi almış, şiir kusarken, bir ses geliyor ‘ Feyyaaaaz… Ha haaaaa’

Hüseyin 2 derya kuzusunu sallandırıp oltasında, aldıgı keyfi gösteriyordu gülüşüyle… Ben o sırada o derya kuzularına uzaktan bakıp salakça bir tebessüm iliştirdim suratıma.

Halbuki şu çırpınış halindeydi kalbim.Hem oltada asılı kalmak istiyordum, hem denize dönmek.Bir tanımsız çırpınıştan ibaretti koca ömrüm.Derin bir iç çekip, bu derya kuzusunu orada Hüseyinle yalnız bırakıp, denize attım kendimi.Soğuk soğuk tenimdeydi su.Aklım bir türlü durmuyor, denizde oldugumdan ağladığım belli olmuyordu fakat denizin hüzün oranını bayagı bi arttırmıtım hani…

Sonra akşam oldu… Bir yıldız tutum.Yanıma oturtmaya çalıştım.Bİraz ugraştıktan sonra bir baktım, küçük bir köydeki yobazların, köyün delisine çöp toplatma çabası gibi gelmeye başladı onu yanıma oturtma çabam.Uyumadım… Uyuyamadım… Sonra nasıl oldu bilmiyorum ‘içim geçmiş’ 2 saat kadar uyumuşum.O arada sinekler bedenimi delik deşik etmiş. İşte sol kolum

Ve sağ…

Delik deşik kollarıma, kalbime, kalbimdekine, özgürlügüme, tutsaklığıma, artık uzamış saçlarıma bakıp, düştükçe düşündüm… O arada Hüseyin fotograflamış beni… Yüzüme ara ara astıgım gülümseme maskesini kayaların üstünde bıraktıgım bir anmış bu.Fotografa bakınca anladım.

Bisikletci dostlarımdan Mesut ile telefonlaşmıştım.O da benim kamp yaptıgım alana yakın bir yerde askerlik vazifesini sürdürüyordu.Komutanından izin alıp, atladı geldi yanımıza.Cennet Cehennem diye tarihi kalıntıların olduğu o yere gitme kararı aldık.Önce Cehennemi gördük.İşte sadece bir boşluk ve o boşlugun içinde benim çok konuşan agzımdan çıkan bir kaç yankı… Bir kaç sevmedigim şarkı…

Askerlik vazifesini memunuyet ve keyif  ile  devam ettiren Mesut 🙂

Ben orada fotograf cekerken ‘Amca beni de cek beni de…’ diyip, üç kişilik grubumuzda şenlige neden olan o küçük ;

Bu arada Hüseyin ve Mesut acayip iyi arkadas oldular 🙂

Sonra Hüseyin beni fotografladı.Ben o arada Cehennemin damarlarını inceliyordum.

Şİmdi de Cennet’e gidiyoruz bakalım.Cennnet de aynı cehennem gibi, azcık daha geniş sanki.Tabi yerin altına inen 455 merdiven basamagı ile karşılaşmadık.Kuş bakışı Cennet 🙂

Birazcık şebeklik yapıyorum ki içimde kıvranan sancıyı dostlarıma da bulaştırmayayım…

Ama cok geçmiyor.Uçurum bana, ben uçuruma bakıyorum… Kimim göz bebekleri daha yeşil diye…

Sonra Cennetin girişine dogru ilerlemeye başladıgımız bir sırada, çocuklar karşılıyorlar bizi, ellerinde çiçekten kolyeler… Sanırım melek diye onlara deniyor.

İnsanı hiç böyle temiz gördünüz mü?

455 Merdiveni inmeye koyuluyoruz usul usul.Bu arada çok yorgun dönüyor insanlar Cennetten 🙂

Cennet yolundayız üç kafadar 🙂

Evet.Cennet mağarasının girişinde kocaman bir Kilise karşılıyor bizi.İnanılır gibi değil… Bu arada ortam soğumaya başladı… Huriler de şimdi gelirler 🙂

Mesut ve Hüseyin şarap bulmak ümidiyle kilisenin altını üstüne getiriyorlar, o arada fotograflıyorum onları.

Bir de ben bakayım şu kiliseye…

Hüseyin ve Mesut’un şarap bulacakları yok 🙂

Duruma el koyup, şarap duasına başlamalıyım 🙂

Hangeeeeee Hangeeeee Hangeya

Haaaaa haaaaah guuuuu

Eveeeeev yaaaa Heyyaaaaa ooooowu vaaa

Şarap falan bulamadık 🙁  O Kilisenin içinde bir kaç Hayyam Dörtlügü okuyup devam ettik Cennete inişimize

*

Dünya dediğin bir bakışımızdır bizim;
Ceyhun nehri kanlı göz yaşımızdır bizim;
Cehennem, boşuna dert çektiğimiz günler,
Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim.

*

Şu testi de benim gibi biriydi;
O da bir güzele vurgun, dertliydi.
Kim bilir, belki boynundaki kulp da
Bir sevgilinin bem beyaz eliydi.

*

Cennette huriler varmış, kara gözlü;
İçkinin de ordaymış en güzeli.
Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz:
Bak, bir yanda şarap, bir yanda sevgili.

*

Dünya padişahın, kayserin, hakanın olsun;
Cehennem kötünün, cennet iyinin olsun;
Tesbih meleklerin olsun, temizlik Rızvan’ın:
Sevgili bizim olsun, canı canımız olsun.

Neyseeee Hayyam’a başladık mı sonu gelmez daha…  İşte gidecegimiz yer , şu en dipte görünen karanlıgın sonu…
Epey indik.Bakın bizim Şarapsız kilise nasıl görünüyor aşşagıdan.
Evet… Sonunda Cennetin dibini boyladık 🙂 İşte CEnnetten çıkma bir kare 🙂
Oradaki nemli duvarlara dokunduktan sonra dönüş yoluna geçiyoruz.Merdivende oraların sahibi ile karşılaşıyoruz 🙂
Biz de çok yorulduk.Ki benim yaklaşık 75 , Mesut’un da yaklaşık 50 km yolu var daha… Hüseyin otobüsüne atlayıp gidicek…
Günlerdir içimde sancıyan ne bilmiyorum ama… Azcık şekerlik yapıp, antik pozlar veriyorum.Tabi üç kafadar oldugumuz için bu olay bayagı bi sürüyor 🙂
Dönüş yolu… Sevgili askerimiz Mesut 🙂
Sonunda yemek vakti.Astım Magrası denilen yere girmeden önce Karınlarımızı bir güzel doyurmak istiyoruz  haliyle 🙂 Bu sırada aklımızdan bisikletci dostlarımız geçiyor.Başta Kevser ve Taşdelen 🙂
Gözlemeler, sıkmalar, ayranlar derken üzerimizde bir agırlık bir agırlık… Uyuyakalmadan önce  hemen Astım Mağrasına giriyoruz.Söylentiye göre Astım hastaları buraya girip çıktıklarında Astım hastalıgından kurtuluyorlarmış 🙂
Çok dik , yaklaşık 80 tane merdiven indikten sonra inanılmaz bir büyü ile karşılaşıyoruz.Magarada yarasalar falan uçuşuyor ama harika bir görsellik var burada…
Çok özel biyer burası.Ve sanki astım olmuş gibi hissediyorum kendimi.Neyse geldik bu turun son fotografına.Çilek satan yörük çocukları ile kısa bir sohbetten sonra bir kutu çilek alıp, o kutuyu anayola kadar bitirip, sımsıkı sarılıyoruz birbirimize…
Hüseyin otobüsüne dogru, Mesut askeri birligine doğru, ben yine bana dogru yol alıyor…
Hep canımı sıkardı düşüncemin ağrısı… Bu sefer kalbim öyle bir agrıyor ki arkadaş… Yani hani bir eski sokak olsun o kadın, o sokağa arsızca çıkan İncir ağacı gibiyim ben de…  Görse yeter beni… Meyvelerimden yemese de olur…
Hep eglenceli turlar yaptım, bunda da eglence vardı ama…
Neyse dostlar…
Sevin, sevilin… Ve unutmayın, ne varsa yaşama dair, BUGÜN yaanıyor… Gerisi yalan…
Yüreğimle…

“Çıkmazlarda Kalbim Turu” için 13 yanıt

  1. Merhaba doğanın ruhu feyyaz

    Uzun zamandır böylesine güzel ve neşeli bir tur görmemiştim. Senin hüznüne anlam veremedim =) böylesine güzel bir yerde ve bu güzel dostlarla ayrıcalıklı olduğunu hissedip gülümsemen lazımdı kalbinden gelerek… Elbet vardır sebebi açmıyalım yaraların kabuklarını =) Gerçekten harika bir tur olmuş, nicelerini bekliyoruz sizlerden hoşçakalın…

  2. İş yerimde klavyemin başında, buram buram özlerken doğayı ılık bir rüzgar gibi yüzüme değidi yazın ve fotoğrafların.
    En güzel sığınakta dostlarla buluşmuşsun.Doğayı ve dostaları özledim derin derin.
    Çok şey anlatan fotoğraflar sıcacık yüzler doldu, Çocuk yüzleri ve dost sıcaklığı aydınlattı hapsedildiğim odamı.
    Hayyam dokundu omuzuma, dertlerim dağıldı gitti.Mahmur bir beste çalıyordu.
    Teşekkürler Feyyaz alıp götürdüğün için oralara.
    Dostlukla kucaklıyorum, seni ,dostlarını ve doğayı.

  3. süper bi turdu gerçekten kafanızı nereye çevirseniz ya mavinin sonsuzluğu ya rüzgarın huzuru vardı bölge birazda zoru sevenler için mükemmel bir yer bi dahaki turda kalbinde sevgi olan daha çok dostumuzla buluşmak umuduyla

  4. Feyyaz abicim yine eğlenmişsin 🙂 Bir Gitmediğin yer Cennet kalmıştı onu da başardın abi 😀 Ne güzel yerler varda haberimiz yok sayende bizde gidemesek bile görmüş oluyoruz.. ayrıca her gittiğin yerde ayrı bi damak tadına sahip oluyorsun.. şarap duasıda ilginçmiş 😀 Sinekler seni pek sevmemiş galiba sana savaş ilan etmişler dikkat et kendine abi sen bize lazımsın 🙂 Mavi Buluta da selamlar 🙂

  5. Kardeşim eğer sen olmasaydın ve elbette hüseyin, ben asla bu kadar eğlenemez ve bu kadar güzel bir tad almazdım bu turdan. Bahsettiğim tad tabiki çilek, sıkma ve gözleme 😀 :p

    GPA’da seninle sohbet etme şansımız olmadı kısmet burayaymış ama tabiki pişman oldum o zaman sohbet etmediğimiz için orada daha fazla zamanımız vardı neyse kısmet bir sonraki GPA’ya :o)

    Beraber tur teklifimi değerlendirip geldiğiniz için sağolun ;o) Bu arada ellerine sağlık fotoğraflar muhteşem ve elbette anlatımında ;o)

  6. İlginize minnettarım dostlarım.Hepinizi ayrı ayrı seviyorum…

    Sevgim ve yüregimle…

  7. cok güzel resmler feyyaz hayran kaldım buesimleri görünce hayatımdaki boslugu ve hayatın anlamını anladım umarım gene biryerlerde karsılasırız öptüm

  8. Ece temelkuran yazılarından sana doğru bir yolculuk yaşadım. Garip bir şekilde küçük siyah balığın hikayesi için bu tarafa yönlendirilmiştim; hikayeyi okudum ve sonra ‘bu kim ki acaba ‘ diyerek bakmaya başladım sitene, herşey çok güzel ama nedense garip bir hüzün çöktü üzerime içimdeki boşluğu mu farkettim ya da bu klişe lafın arkasına sığınıp boşlukta olduğumu farketmem için uğraşan gerçek boş hayatın açığınımı yakaladım bilmiyorum ama gerçekten iyi geldin kardeşim yazılarınla fotoğraflarınla iyi geldin sağol :).

    gayri ihtiyari arka fonda çalmakta devam eden rast makamında kanun taksiminin de etkisiyle ‘ya acaba bende katılabilir miyim bir gezi de ben yapabilir miyim’ diye düşünüp baktım ama sanırım böyle bir ihtimal yok ama güzel kardeşim bir hikayeyi de beraber yazabilirsek çok mutlu edersin beni. en azından hayatımda bir kere olsun çılgınlık(!) yapmiş olacağım ve umarım şu an ki duygularım aptalca bir duygusallık degildir sadece ve yarın da ve sonra ki günlerde de devam eder 🙂

    sevgiyle kal,

  9. sans eseri dolasirken nette hayallerimi yasayan birisini bulmak umut ve heyecan verici….

  10. Hayalimdeki tatil,süper…

    Hiç bir şeyi düşünmeden stressiz bir güne bile razıyım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir